Kore Savaşı esnasında ABD ile SSCB arasında bir uçak avı sürüyormuş. Amerikalılar F-86 uçakları ile Kore'de savaşırken Rus pilotları da Kuzey Kore pilot formalarından giyerek MiG-15 uçakları ile savaşıyorlarmış. Her iki ülkenin de amacı karşı tarafın uçaklarından bir tane elde etmekmiş. Aynı zamanda kendi uçaklarından da karşı tarafa kaptırmamakmış tabii olarak. Bu amaçla bazı önlemler alınmış. Mesela bir Amerikan F-86 düşerse eğer takım arkadaşları hemen uçağı düştüğü yerde bombalıyorlarmış. Yine ABD pilotlarına eğer vurulurlarsa uçağı deniz üzerine getirmeleri ve orada terk etmeleri emredilmiş bu şekilde uçak suya gömülecek ve Rusların eline geçmeyecekmiş. Rus abilerin işi daha zormuş. Resmi olarak savaşta yer almadıkları için pilotlarının da düşman eline geçmemesi gerekiyormuş. Bu nedenle Rus pilotlara vurulan uçakları içinde yer alan pilotlarla beraber yok etmeleri emredilmiş.
Sabre uçakları 685 mph hız yapabiliyormuş ve daha hızlı dönüş, dalış ve yuvarlanma yapabiliyormuş. Aerodinamik olarak daha stabillermiş. Bunun yanında MiG'lerde olmayan AN/APG-30 nişan görüş sistemine sahiplermiş. Bu sayede pilotlar 0.50 kalibre makineli tüfekleri çok hızlı nişanlayabiliyorlarmış.
MiG uçaklarının hızı 670 mph'miş ama çok daha çabuk hızlanıp daha rahat tırmanabiliyorlarmış. Bunun yanında daha yüksek irtifada savaşabildikleri gibi manevra kabiliyetleri de daha iyiymiş. Fakat nişan görüş sistemleri olmadığı için isabetleri iyi diilmiş.
Tüm bu özellikler yanyana gelince bu iki uçak arasında eşitlik mevcutmuş. Bu uçaklar arasında savaşlar genelde "Mig Vadisi" denen bölgede oluyormuş. Bu vadi Yalu Nehri'nden Sarı Deniz'e doğru uzanan bir vadiymiş.
Bizim Mig Vadisi:
Ekim 1951'de Ruslar bir F-86 Sabre ele geçirmeye çok yaklaşmışlar.
6 Ekim 1951'de Teğmen Bill N. Garrett ve F-86'sı bir MiG-15 ile karşılaşmış ve çatışma başlamış. F-86 bu çatışmadan kurtulmuş ama motor hasar almış ve fırlatma koltuğu sıkışmış. Teğmen Garret uçağını okyanusa doğru sürmeye başlamış ama o anda F-86'ın motorlarından birinden siyah duman çıkıyormuş. Bu dumanı gören başka bir MiG Pilotu Yüzbaşı Konstantin Sheberstov onu fark etmiş ve izlemeye almış. Önce Rus pilot Amerikan uçağına ateş etmeye başlamış ama sonradan fark etmiş ki F-86 yavaş yavaş alçalmaya uğraşıyor. Hemen kafasında bir plan uyanmış.
Bizim Rus pilot Konstantin bu uçağı eğer karaya inmeye zorlarsa ele geçirebileceklerini düşünmüş. O anda bizim Amerikalı hala daha okyanusa ulaşmaya çalışıyormuş. En sonunda mermilerden de kaçmaya çalışırken Amerikan uçağı okyanusa kadar gidememiş ve sığ suya iniş yapmış.
Amerikalı'yı kovalayan MiG-15:
Teğmen için hemen bir kurtarma timi yola çıkmış ve SA-16 Amfibik uçakları ile kıyıya ulaşmışlar. Ama yoğun ateş altında kalmışlar. Garrett uçağı yok edemeden hayatını kurtarmaya çalışmış ve oradan uzaklaşmışlar. Bu andan itibaren çok fena bir savaş başlamış. Amerikalılar uçağı yok etmek için salvolar yaparken Ruslar da ele geçirmek için savaşa başlamışlar.
Kurtarmaya gelen SA-16:
Bu uçağı ele geçirmek için çıkan çatışmada tam 7 tane Mig-15 düşmüş. Savaş uzun süre devam etmiş ve başarıya iki taraf da ulaşamamış çünkü gelgit uçağı yutmuş. O gece kurnaz Ruslar gelgit çekilmeye başladığında uçağın başında bitmişler. Uçağı parçalayarak taşımak amacıyla yüzlerce işçi görevlendirilmiş. O anda Amerikan savaş gemileri sürekli bölgeyi bombalamaktaymış. Ama gelgit çekildiğinden ve uçak sığ bir alanda olduğundan yaklaşamamışlar. Sabah olmadan Rus mühendisler uçağı parçalarına ayırıp taşımaya hazır hale getirmişler.
Ruslar parçaları kamyonlara yüklemişler ve sadece geceleri hareket edip gündüzleri saklanmışlar. Sadece bir defa sabah güneş doğmadan kendileri için hazırlanmış olan gizlenme yerine ulaşamamışlar ve kendilerini arayan Amerikan jetleri tarafından anında saldırı altında kalmışlar. En önde giden kamyon vurulmuş ama bir şekilde uçak parçaları yok edilemeden kaçırılmış. O anda Rus ve Çin uçakları ile Amerikan uçakları arasında çatışma başlamış. Bu da Ruslara kamyonu kaçırma fırsatı vermiş. En sonunda uçak Rusya'ya zor da olsa ulaşmış. Rusya'dan Kore'de bulunan ve uçağı kaçıran ekipten sorumlu Pepelyayev'e hemen ulaşılmış ve "Bu uçağı bize yollamadan önce çamur ve pisliği yıkayamadınız mı?" diye fırça atılmış. Bilseler neler çekti o adamlar.
24 Ekim'de bir tane daha F-86 Rusların eline geçmiş. Bu sayede Rus mühendisler 2 tane uçağa sahip olmuşlar. O andan itibaren Kore'de düşen tüm Amerikan uçaklarının %75'i ya parça parça ya da tam olarak Rusların eline geçmiş Bu uçaklardan bir kısmı da tekrardan boyanarak Ruslar tarafından kullanılmışlar.
Rusların bu zaferinden sonra No Kum Sok isimli pilot tarafından kullanılan bir MiG-15 Amerikalılara iltica etmiş ve bu şekilde Ruslar da bir MiG kaptırmış olmuşlar. Durum 1-1 olmuş. Bu da bizim No Kum abimiz:
Peki bu ele geçen Sabre bir işe yaramış mı? Tabii ki. Uçak Moskova'ya OKB Bürosuna getirilmiş, oradan da Sukhoi Bürosu almış uçağı. Ruslar optik nişan görüş aletini ve radarı inceleyerek ASP-4N nişan görüş sistemi ve SRC-3 radar sistemini geliştirmişler. Bu teknoloji MiG-17 uçaklarına eklenmiş. Bu uçaklar da Vietnam Savaşı'nda Amerikalılara karşı savaşmışlar. Yine bu uçakta yapılan araştıma ile uçaklar için V-95 alüminyum alaşım elde edilmiş.
Bunun yanında Vadim Matskevic isimli bir Rus mühendis F-86 Sabre uçaklarının hedefe kilitlendiklerini tespit eden bir alet yapmış. Bu aletleri MiG-15 uçaklarına takmak 3 saat alıyormuş. Genelde pilotlar bu sistemin sürekli olarak hata verdiğini söyleyerek sistemi kapatırlarmış. Bu tabii ki Rus abilerinin kulağına gitmiş ve Matskevic beraber görev yaptıkları arkadaşları tarafından paketlenmiş. Ama bir gün bir MiG-15 uçarken sistem uyarı vermiş. Pilot etrafa bakmış kimse yok. Bu sefer uyarının ses düzeyi artmış. Yine bakmış pilot kimseler yok. Sisteme küfredip kapatmış. Yine hata verdiğini düşündüğü sistemi iç rahat etmeyip geri açtığında sistemin artık en üst düzeyde uyarı verdiğini görmüş. O anda 2 tane F-86 Sabre ve onlardan gelen mermileri görmüş. Manevra yapmış ama kanattan yara almış. Yine de kendini kurtarmayı başarmış. Bu olaydan sonra Matskevic şeref madalyası ile ödüllendirilmiş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder